🎊 Sevdiğin Birinden Soğumak Için Dua

1 Hel eta alel’insani hıynüm mined dehri lem yekun şey’en mezkura. 2. İnna halaknel’insane min nutfetin emşacin nebteliyhi fece’alnahu semiy’an basıyra. 3. İnna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma kefura. 4. İnna a’tedna lilkafiriyne selasile ve ağlalen ve se’ıyren. 5. İnnel’ebrare yeşrebune min ke’sin kane mizacuha kafura 6. SevdiğiniUnutmak İçin Dua. Kara sevda için: Bu ismi şerifi bir tabağa yedi (7) defa Şemhâhîrin. Şemhâhîrin (berhetiye esmalarındandır karşılığı Yâ kadîru yâ kâdiru yâ kâfî yâ azîzü yâ cebbâr.) ve şu Ayeti Kerimeyide üç (3) defa: Ve İstemediğinBirini Kendinden Soğutma Duası Sizden soğumasını uzaklaşmasını istediğiniz kimseler için hazırlanan tertiplerdir. Bu kimse eşiniz, sevgiliniz veya herhangi bir kimse KâfirinDuası. Ölü İçin Cenaze Namazı Esnasında Dua. Ölüye Ve Ölü Adına Sadaka. 5- MESCİD, KIBLE, MUSHAF, PARA VE KAĞIT ÜZERİNE KUR'AN'DAN BİR ŞEY VEYA ALLAHU TEÂLÂ'NIN İSİMLERİNDEN BİRİNİ YAZMANIN ÂDABI. Mescid. Kıble Tarafı. Fazilet Yönünden Mescidlerin Sıralanması. Mescide Hürmet Bakımında Görevlerimiz EnEtkili Sevdiğini Geri Döndürme Duası. Sevdiğiniz kişinin size geri dönmesini istemeniz durumunda kuvvetli bir şekilde etkisini gösteren dua bulunmaktadır. Bu duanın okunmasından sonra sevgiliniz size kısa sürede geri dönecektir. Kuvvetli duanın okunması için ilk olarak abdest almak gerekir. hoşlanılankişiden soğumak. o güzelim saçlarına, pamuk ellerine, muhteşem gülüşüne taptığınız melek kişiden, o veya bu şekilde artık eskisi gibi hoşlanmama durumu. Apr25, Sivilce, irin, yara bere, çıban için okunması tavsiye edilen duayı buradan öğrenin. sıkıntılar için dua Allah Allah rabbüna la şerikeleh deyin beyheki. Sivilce duası da manevi olarak uygulanan sivilce geçirme yöntemi olarak kabul edilebilir. Tam bir itikat ile yapıldığında bıçak gibi etkisini gösterir. MedyumYasin Hoca yıllardır Aşk Büyüsü, Aşk Duası ve Bağlama Büyüsü ilimlerinde uzmanlaşmış işinin ehli güvenilir hocamızdır.Binlerce Referansa sahipt. Cuma, Nisan 1 Bircam kap alınarak içine gül suyu,misk ve zafran mürekkep dökülür.Bunlar karıştırılarak bu mahlut le Ayetel Kürsi Duası yazılır.Dua yazıldıktan hemen sonra da Rüyadasevdiğin kişiden soğumak sıkıntılarının ve sorunlarının yakın bir zaman içinde ortadan kalkacağına, çok mutlu olacağına, varolan borçların ödeneceğine, ailesine rahat bir hayat sağlayacağına, sorunlarının ortadan kalkacağına, üzüntülerin mutluluğa döneceğine, üstün başarılar ve zaferler elde edeceğine, bu sayede ailesini gururlandıracağına KendimiBirinden Soğutma Duası duasitem 29 Eylül 2014 6 529 Bir dakikadan az Konu başlığından da anlaşıldığı üzere soğuma ve soğutmak için yapılan çalışmalardır. İki kişinin birbirinden uzak durması için çok sık tercih edilen bir işlem çeşididir. Bunun dışında okuma yapılarak dualar ile hazırlanan tertipleride vardır. Birindensoğumak için okunacak dua. BY admin 2022. Birisini unutmak için hangi dua okunur? La ilahe illallah ente sübhaneke inni küntü mine'z zalimin. La ilahe illallahülazim ül halim la ilahe illallahü Rabbül arş ilazim la ilahe illalahü Rabbüs 3oN7DdR. Bu Sayfamızda Hacivat ve Karagöz Arasında Geçen Komik Dialogları Paylaştık. Sizde Arkadaşlarınızla Sosyal Medyadan Paylaşarak Bizlere Katkıda Bulunabilirsiniz...Unutulmaya yüztutmuş Hacivat ile Karagözü yeni nesillere aktarmak çok önemlidir. Bizde bu yokoluşu engelleyebilmek için Hacivat ile Karagöz arasında geçen komik diyalogları buraya taşıdık. DİLENCİ HACİVAT Hacivat tüccarın biriyle ortak olur. Birlikte mal alıp satmaya başlarlar. İlk zamanlar işler iyi gider, sonradan bozulur. Bir sabah erkenden tüccar çıkagelir ve Hacivat'a iflas ettiklerini, elde avuçta birşey kalmadığını söyler. Hacivat parasız ve çaresiz kalır, evine ekmek götüremez olur. İş arar bulamaz, dilencilik yapmaya başlar" Fakire bir sadaka, fakire bir sadaka, " diyerek dolanır Hacivat'ı dilenirken görünce beyninden vurulmuşa döner. Kendini çabucak toparlar ve Hacivat'ın yanına gider. Karagöz " Hacivatım, bu ne hal böyle? "Hacivat " Halim haraptır, Karagözüm. Tüccarın biriyle ortaklık kurdum, koca serveti har vurup harman savurdum."Karagöz " Koca servet mi? Bu işe ne yatırdın sen onu söyle. " Hacivat " Bin beş yüz altın. Gitti, gitti, bin beş yüz altınım. "Karagöz " Ne?! Senin o kadar altının var mıydı, Hacivat? "Hacivat " Olmaz olur mu Karagözüm? Babamdan kalan servet pek çoktu. "Karagöz " Hazıra dağlar dayanmaz derler. "Hacivat " Dayandı. "Karagöz " Mirasyedinin mirası biter derler. "Hacivat " Bitmedi. "Karagöz daha sonra Hacivat'tan tüccarın adını öğrenir. Tüccara giderek, ortak aradığını, evini ve bahçesini ortaya koyarak iş yapmak istediğini söyler ama gelir gider defterini kendisinin tutması gerektiğini bildirir. Tüccar, Hacivat'tan sonra yolunacak kaz olarak gördüğü Karagöz'e elindeki bin beş yüz altını verir. Karagöz ertesi gün Hacivat'a bin beş yüz altını verir ve bir daha hiç kimseyle ortak olmamasını söyler. Daha ertesi gün Karagöz'ün evine gelen tüccar yanındaki adamı göstererek, evi ve bahçeyi satın almak isteyen bir müşteri buldum, der. Ayrıca ortaklık gereği verdiği altınların bundan sonra kendisinde duracağını söyler. Bunun üzerine Karagöz altınları gece evine giren hırsızların götürdüğünü, ortaklık kalmadığı için, evini ve bahçesini satmaktan vazgeçtiğini söyler. Tüccar durumu kabullenmek istemez. Karagöz sesini yükseltir, tüccara diklenir. Tüccar, Karagöz'ün karşısında tutunamaz. Müşteri kaçar gider. Çaresiz kalan tüccar yol kenarına oturup ava giderken avlandım der ve hüngür hüngür ağlamaya başlar. KARAGÖZ BALIKÇI İşsiz kalan Karagöz Hacivat'ın yönlendirmesi üzerine Misi Köyü'ne giderek oradaki gölden alabalık tutmaya başlar. Akşamüstü at arabasına binerek Bursa'ya döner. Alabalıkların bir kısmını kendine ayıran Karagöz geri kalanı balıkçılara satar. Bir akşamüstü alabalıkları temizleyen Karagöz'ün hanımı balığın birinin içinde inci bulur. Çok sevinir. Hemen odada oturmakta olan Karagöz'e inciyi gösterir. Karagöz sevinçten ne yapacağını şaşırır ve oynamaya başlar. Akşam yemeğinden sonra evde konuşulan tek konu incidir. Karagöz'ün oğlu Yaşar, baba, ya tuttuğun öteki balıklarda da inci varsa, deyince Karagöz" Doğru oğlum, o balıklarda da inci olabilir. O zaman tuttuğum her alabalığın içini evde temizleriz, karnında inci olup olmadığına bakar, öyle satarız. Her gün tuttuğum on-on beş alabalığın birinden inci çıksa zengin olduk gitti demektir. "Karagöz sonraki günlerde düşüncesini aynen uygular. Evde temizlenen alabalıkların birinden, ikisinden inci çıkmaktadır. İncileri kuyumcuya satan Karagöz kısa zamanda fakirlikten kurtulur. Kuyumcu incinin kaynağını merak eder. Karagöz'ün ağzını arayan kuyumcu hiçbir şey öğrenemez. Bunun üzerine gizlice Karagöz'ü takip etmeye başlar. Sonunda olayı çözer ve gölün karşı kıyısında çadır kurarak, beş karısını, oğullarını, kızlarını, gelinlerini, damatlarını ve torunlarını getirir. Birlikte çok çalışarak, çok balık tutarak kısa zamanda göldeki alabalık neslini kuruturlar. Gölde bir tane alabalık kalmaz. Kuyumcu, torbalar dolusu inciyle servetine servet katar. Aradan günler, haftalar geçmesine karşın, bir tek alabalık tutamayan Karagöz yol parası, evin geçimi derken, giderek fakirleşir. Daha sonra yine Hacivat'ın yönlendirmesi üzerine Hacivat ile birlikte Ulucami'nin yapım işinde çalışmaya İLE HACİVAT MANGAL SEFASI Hacivat " Karagözüm, sucuk aldım. Gel mangal sefası yapalım. "Karagöz " Birer kangal alalım ama benim bahçe küçük, kangala dar gelir. "Hacivat " Kangal demedim Karagözüm, mangal dedim. Mangalda sucuk pişirelim. " Karagöz " Kangalla çocuk bir arada olmaz. Yaşar'ı kangal ısırır. " Hacivat " Canım, ne Yaşar'ı, ne kangalı, sucuk dedim, mangal dedim. " Karagöz " He öyle söylesene, sucuğu mandalla tavana asarsın. " Hacivat " O neden? Neden sucuğu tavana asıyorsun? " Karagöz " Kurusun diye. Kuru sucuğun tadı farklı olur. " Hacivat " Tamam Karagözüm, sucuğu kuruttum, mangalı bahçeye oturttum. " Karagöz " Ben senin bahçeye gelmem, Hacivat. " Hacivat " Gelmezsen gelme. Ben de kendime ziyafet çekerim. "Uzaklaşıp giden Hacivat'ın arkasından Karagöz söylenir" Seni gidi beni bilmez. Kangalı kesmiş, sucuk yapmış, mangalda pişirecekmiş. Bende o sucuğu yiyecek göz var mı? "KARAGÖZ İLE HACİVAT PARAYI KİM BULDU Karagöz iş bulur. Yedi gün çalışır ve ilk haftalığını alır. Akşamüstü evine dönerken haftalığını kaybeder. Geldiği yoldan geriye döner ve düşürdüğü paralarını aramaya başlar. Diğer yandan da söylenmektedir" Paracıklarım, paracıklarım, gitti paracıklarım. Keşke paralarım cebimde dursaydı da ben kaybolsaydım. "Aynı saatte evine dönmekte olan Hacivat Karagöz'le " Hayrola Karagözüm, yanımdan geçersin beni görmezsin. Paracıklarım dersin. Para mı kaybettin? "Karagöz " Hiç sorma Hacivat. Haftalık almıştım, onu kaybettim. "Hacivat " Bir gören, bir bulan yok mu? "Karagöz " Dört gören, beş bulan var. Canımı sıkma, canını yakarım. " Hacivat " Aman Karagözüm kızma. Para kaybedince ararsın bulamazsan, kadıya gidersin. " Karagöz " Hı. "Hacivat " Para kaybettin, aradın bulamadın, ne yaparsın? Kadıya gidersin. "Karagöz " Demek paramı kadı bulmuş. " Hacivat " Kadının para falan bulduğu yok. Parayı bulan kadıya bırakır. Kaybeden kadıya gider. Para kadıdaysa parasını alır. " Karagöz " Ya para kadıda yoksa. "Hacivat " O zaman avcunu yalar. " Karagöz " Yani şimdi avcumu yalarsam param bulunur mu? " Hacivat " Nereni yalarsan yala paran bulunmaz. " Karagöz " Ne yapmak gerekir? "Hacivat " Kadıya gitmek gerekir. Buyur Karagözüm, önden sen yürü. "Karagöz " Önden ben yürümem, yanyana gidelim. "Hacivat ile Karagöz kadıya giderler. Yolda para bulan birisi parayı getirip kadıya teslim etmiştir. Fakat paranın sahibinin kim olduğunu bilmemektedir. Karagöz'ün haftalığını kaybettiğini öğrenen Hacivat onu kadıya yönlendirir. Çünkü Karagöz'ün kaybettiği parayı bulan Hacivat' Sözler sayfamızı sizler için Sözler,Anlamlı Sözler,Aşk Sözleri,Dini Sözler,Özlü Sözler ve Ünlü Sözleri şeklinde derlenmiştir. Bazı sözler de hatalarımız var ise affola ve sizlerde bu hataları görürseniz lütfen bilgi vermekten çekinmeyiniz. Gecenin iki buçuğunda, sınavlara çalışmanın verdiği yorgunlukla koltuklara sığamadığım için Fındıklı'dan 70 liraya aldığım yer yatağıma uzanmışım, karşımdaki sarı çarşafımın bana gülümseyişini görmezden gelerek telefonumdan dizi izliyorum. Çocukluğuma döneyim, beni mutlu eden dizilerden birisi olsun diye de Sihirli Annem açmışım, zaten en fazla 11. dakikada uyuyakalıyorum. "Aman kimse rahatsız olmasın, aman duymasınlar, sonuçta çarşaftan kapı da yapsam dışarıya ses gider şimdi." diye düşündüğüm için de, o kadar kısık bir sesle izliyorum ki; karakterlerin ağzını okuyorum diyebilirim. Kaç dakika izledim inan bilmiyorum, en sonunda uykuya hazırlığın en güzel evrelerinden birine geldim. Hani tam uykuya dalacağın, eğer bir ses duyarsan uyanacağın ama duymazsan uykuya teslim olacağın an. Yarı uyur yarı uyanıktan biraz daha fazla uyur bir hâl. Hah, tam o anda, bi inleme duydum, şak diye açıldı benim gözler. Önce bi idrak edemedim, "Lan bizim habara hubara hup Perihan Teyze yapmaz öyle şey, kimi yatağa attı oğlum bizim köpek Taci'yi mi acaba?" diyerek aldım telefonumu elime, kulağıma yaklaştırdım. Sihirli Annem terbiyesini hiç bozmadan devam ediyordu, Perihan Teyze Dudu'yu cezalandırmakla meşguldü. Şöyle yavaşça doğruldum yataktan, etrafa odaklandım. Aynı inlemenin daha yüksek seslisi geldi bu sefer, "ulan" dedim, "ben sizin ağzınıza sıçmaz mıyım!" Geçen yazıda bahsettiğim sevişgen çift, o iğrenç sesleriyle yine halvettelerdi. Mutfakta da diğer ev arkadaşım ders çalışıyor, mesaj attım hemen, "Bu şaka di mi?" diye. Önce mutfak kapısı açıldı, sonra çarşafım; ev arkadaşım geldi. Arka fonda "Sana ninni dinletirim, inim inim inletirim" çalıyor resmen, kahpe kızı çocuk içeride artık boğazlıyor mu, tokatlıyor mu; kız nasıl bağırıyorrr, kendini Sasha Grey sanıyor sanırım, O allahın salağı oğlan da orada o kız inledikçe muhtemelen kendini Johnny Sins sanıyor, daha beter abanıyor. Midem bi bulandı, hayattan soğuduğum an olarak tarihe geçti diyebilirim. Libidomun içine sıçtılar deyyuslar, bahar gelmiş anladık kıpır kıpırsınız da abi yapmayın allah aşkına, bu nasıl bi sestir ki duyduğun an kafanda kim altta kim üstte betimleyebiliyorsun! Kusmak üzereydim ki, ev arkadaşım "Abi oha artık!" dedi. Bak, normalde beni başından beri okuyorsan çabuk sinirlenen birisi olduğumu anlamışsındır. Bu özelliğimle birçok arkadaşım eğleniyor hatta. Bi de, anneme söz vermişim, kesinlikle ortalığı karıştırmak, ayağa kaldırmak, insanların üstüne yürümek, son radde olarak da karakola düşmek yok. Az kalsın düşecektim birkaç ay önce, onu daha sonra anlatırım. Neyse, ben ne zaman böyle şikayet etsem, annem "Sakin ol, sen büyük olan ev arkadaşına söyle, o konuşsun. Sen yeter ki sus, aman oğlum, Adana'dan uğraştırma bizi. Sen sonradan geldin." falan diyor. Hayır, aynı kira bana da giriyor her ay, ama ben şu boktan odama daha bir allahın kulunu getiremedim çarşafımdan utanıyorum diye. En son, sanırım çocuk kızın dalağını yerinden çıkarıyordu, kız öyle bağırıyordu çünkü, durdum durdum "İĞRENÇSİNİİİİZ, BIKTIM ARTIK, MİDEM BULANIYOR SİZDEN. LAN SAAT GECENİN ÜÇÜ OLDU, UTANMAZLAR!" diye, yazlıkta gece saklambaç oynayan çocuklara kızan Orhan Amca gibi bağırmaya başladım. Hop, sesler kesildi. Yatağa yattım. Abi sağa dönüyorum, yok! İçimde kaldı bir sürü şey, annem yüzünden o kadar susmuşum ki, muhtemelen sabaha sivilcem çıkacak. Sola dönüyorum, "Şunu söyleseydim, şöyle deseydim, şöyle dövseydim, hadsizler, görürsünüz lan siz!" diyorum. Aklımdan türlü türlü işkenceler geçiyor, çocuğun pipisini koparıp kızın burnuna sokmak, kızın ses telleriyle çocuğu boğazlamak, öhömmm öhömm. Sabaha kadar uyayamadım, erkenden uyandım. Maalesef Tolga olmak, 'içinde tutamayıp atarlanarak ortalığı velveleye vermek' demek. Elimde değil, abi sakin bir insan değilim! Sabahın köründe geçtim bunların kapısının önüne, bağdaş kurup oturdum. Annem aramıştı, aradım kadını hemen. Sonra bir bağırmaya başladım, kızın inlemeleri benim bağırmamın yanında sinek vızıltısı gibi kalır. "Ağızlarına sıçmayan ne olsun, bu odanın kapısı açılsın bi, görecekler günlerini. Kimsiniz lan siz, yaşamak istemiyorum artık o iğrenç sesleri yüzünden! Ben raporluyum olum, ağzınıza tükürecem lan sizin!" temalı, yaklaşık yirmi dakika bağırdım. En son annem telefonda ağlıyordu, "Hemen arkadaşlarını arıyorum gelip seni evden götürsünler, ayyy allahımmm oğlum erkenden ölecem senin yüzünden!" diyip duruyor. Mutfağa kurdum pusumu, çıkmalarını bekliyorum. Sesime uyandılar bu arada, kızı duydum "Noluyor ya?" gibi bir şey dedi çocuğa odada. Ve ikisi de odadan öğlen bire kadar çıkmadı! En son, bi baktım, Sashacığım çıkış kapıdan sessiz sessiz çıkıyordu Johnny ile sessizce vedalaşıp. Hazırladım kendimi, Johnny elindeki kaseye mısır gevreği koymak için mutfağa girdi. O an içimden geçen tek şey, işkencelerimi gerçekleştirmekti. Ama aklıma annemin suratı geldi, bir de diğer ev arkadaşımın "Bu salağın babası eli her yere uzanan bir adammış, kendisine hakaret edenleri mahkemeye veriyormuş." demesi geldi. Hayır versin mahkemeye, kazanırım! Derin bi nefes aldım, eğer ters bir şey derse döveceğim, sandalyenin kolunu tutuyorum sakin olmak için. Kıçım sandalyede bile değil, atlayacağım üstüne. Sandalyemde döndüm bunun olduğu tarafa doğru, "Sen benim bu dünyada gördüğü en saygısız varlıksın." dedim. Sohbeti aynen yazıyorum "Anlamadım?" "İki kişi arasında kalması gereken ilişkileri, eğer etraftaki insanlara duyurmaya çalışırsanız ucuzlaşır; siz ucuz insanlarsınız." "Ha?" "Ben senin kız arkadaşının o iğrenç inlemelerini duyup hayattan ve cinsellikten soğumak zorunda mıyım? Gecenin üçünde, o seslerden görüntüyü şak diye aklıma getirip kusacağım anlar yaşamak zorunda mıyım? Sen kimsin lan?" "Kem küm." "Bu evde birisi sabah beşte uyanıp işe gidiyor. Her gece ikide o korkunç kahkahalarınız yüzünden uyanıp size bağırmak mı gerekiyor, laftan anlamıyor musunuz lan siz?" Durdum şöyle, çocuğun o bakışını görünce bi durdum. Şey gibiydi, bilgisayar ekranındaki videolara bakıp kol kası yapmaya çalışırken babasına yakalanan ergen bakışı. "Tamam ya anladık, teşekkürler. Bitti mi?" dedi, densiz! "Evet, bitti, çıkabilirsin şimdi." dedim. Sonraki günler sevişmediler, ya da seviştilerse de ben duymadım. Hatta kahkaha da atmadılar, parmak ucunda yürüdüler, içeride insan gibi sohbet ettiler. Ve asıl bomba, bugün evden ayrıldılar!!!! Evet, yurt odamda nefret ettiğim oda arkadaşımın bir hafta boyunca her gün aklına girip en sonunda onu yurttan soğutarak yurttan göndermiş olabilirim ama bu performansı gerçekten beklemiyordum kendimden. Bi rahatladımmm, bi rahatladımm var ya; ne zor şey içinde tutmak, susmak. Dövecektim ama hem mahkemeden korktum, hem de gerçekten çok salak bi çocuk, dövdükten sonra üzülürdüm muhtemelen. O hareketleri, ıslık çalışı, giydikleri, tavırları, ya bakışı bile buram buram "Benim zeka seviyem eksi on bir." diyor. Hayır, sanki ben Aynştaynım da çocuğa laf ediyorum. Not Tek isteğim, bir gün bi şekilde bloga denk gelsinler de "Ayy ne komik çocukmuş." diyerek birlikte beni okurlarken kendilerini anlattığımı anlasınlar. Not 2 Ayıptır söylemesi, ama söyleyeceğim, işleri en fazla otuz saniye sürüyordu. Ama otuz dakika gibi geliyordu, bana ne! Çok sevdigin birinin sevgisini kazanmak,ayrilani geri getirmekes veyahelal olan kimse içinabdest alinir ve 2 rekat namaz kisinin resmine bakarak 30kere Peygamber efendimize salati selam gönderirlir ve 170 kere Vedduhasüresi izniyle istegin yerine gelir. Duha süresi Kurani kerimin 93. süresidir. Tecrübe edilmiştir -Asema Yararlandığım kaynaklar Kuran-ı Kerim,esmül hüsna,büyük dua kitabı EtiketlerÇok sevdiğin birinin sevgisini kazanma duası Sevdiğin Özlemesi İçin Dua sevdiğinde seni özlesin seni arasın sürekli seni düşünsün diye okuyacakları bu güzel duayı yazalım bu dua günde 1000 kere okunmalıdır. ya alimül ya habirül ya hakimül ya mübinül ya hadi ya allamül guyub. Benzer Dualar Yazı dolaşımı aklınızdan geçen ve sizin bile farkında olmadığınız detayların, onun pek de hoşunuza gitmeyen ufak bir hareketini desteklemesiyle vuku bulan hadise. ama o detayları yaratan da odur yine. çok sık başıma gelir, geçer sonra. üzerinize kusmasıyla doğru orantılıdır. aslında bir anda olmaz. o zamana kadar farkında olmadan biriktirdiğiniz küçük şeyler, kendinizden bile gizlediğiniz yerlere sığamaz hale gelip karşınıza dikildiğinde soğumak kaçınılmazdır. hayatınızdan uzaklaştırmaya da karar verdiğiniz andır aynı söz, bir davranış, bir bakış müsebbibi olabilir. benim için yüz yüze görüştüğümde yüzündeki samimiyetsizlik,art niyetliliği gördüğüm andır. görüşmeye devam etsem bile benim için olup olmaması fark etmeyecek bir insana dönmüştür. bkz kalabalıktaki yalnızlık soğumak bir anda olmaz. soğumuş olduğunuzu bir anda farkedersiniz. bazen de bizim beklentilerimiz yükselince sevdiğimiz kişiyi yetersiz görürüz, anında soğuruz, ama bunun suçlusu nedense hiçbir zaman kalkan götümüz değil, hayatını kendi doğrularıyla yaşayan "sevdiğimizdir". saçma salak tripler attığında, buna rağmen siz alttan aldığınızda meseleyi uzattığında ister istemez gerçekleşen durum. birikir birikir birikir... ama sen biriktiğinin farkında değilsindir. çok seversin kardeş kanka sevgili herkes için geçerli bu. sonra o sihirli an gelir. karmaşık yapılı kilitler gibi... bi anda herşey yuvasına yerleşir ve kapı açılır. ulan bu bayaa yavşağın tekiymiş dersin. başıma son yıllarda çok fazla geldi. 3-4 yıldır çok sevdiğimi düşündüğüm insanları yolda rastladığım tanıdıklar sınıfına soktum. hakettiklerini düşündüğüm için... belki de ben yanlışımdır bilemem ama onlarsız daha iyi daha mutlu hissediyorum ve en ufak bi vicdan azabı ya da üzüntü duymuyorum. aksine onlarla geçirdiğim vakitlere üzülüyorum boşa geçen yıllar diye. zaten bu yüzden aniden soğumuş gibi hissediyor insan. yoksa ani filan değil göremediğin, farkedemediğin birikimlerin patlaması o ani dediğin zaman dilimi. tanıdıkça soğumak, evet. fakat durduk yere soğumak.. ne bileyim yani garip. şans verirsin, ya belki ben yanlış anladım dersin ama bakarsın olmadı uzaklaşirsin o şahıstan. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

sevdiğin birinden soğumak için dua